Büyük
zaferin kazanılmasından önce, Mustafa Kemal Paşa, 1 Mart 1922 tarihinde TBMM'yi
açış konuşmasında köylü ve tarım sorunlarına eğilmiştir. "Türkiye'nin
gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten
daha çok refah, mutluluk ve servetehak kazanmış ve layık olan köylüdür."
Atatürk, İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmada tarımın önemi üzerinde
durmuş; "Kılıçkullanan kol yorulur, fakat saban kullanan kol, her gün
kuvvetlenir." değerlendirmesini yapmıştır.
Köylünün
en büyük sıkıntısı, aşar veya öşür denilen mahsulünün onda birini vergi olarak
ödemesiydi. Büyük bir mali fedakarlığı gözealan hükümet, 1925 Şubatında Aşar
Vergisini kaldırdı. Böylece köylü ağır ve sıkıntılı bir vergi sisteminden
kurtulmuş oldu.
1925'te
çıkarılan başka bir kanunla Hükümet, köylüyü topraklandırmak amacı ile bedelini
yirmi yılda ödemek üzere toprak dağıttı. ZiraatBankası,
küçük
çiftçilere kredi kolaylıkları tanımakla ve faiz haddini düşürmekle yararlı
hizmetler yaptı. Kooperatifçiliğe önem verildi. Tarım Kredi Kooperatifleri,
Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü açıldı.
Köylüye
yararlı olmak ve yardım sağlamak amacı ile tohum ıslah istasyonları, numune
çiftlikleri açıldı. Traktör kullanımı teşvik edilerek, ucuz alet ve makina
dağıtımı yapıldı. Atatürk çiftlikler kurarak ve modern yöntemler uygulayarak
çiftçilere örnek oldu.
Milli
ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem
vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca
yayılmayı kolaylaştıracaktır.
Fakat bu
çok önemli işi isabetle amacına ulaştırabilmek için ilk önce ciddi etütlere
dayalı bir tarım politikası tespit etmek ve onun için de, her köylünün ve bütün
vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek tatbik edebileceği bir tarım
rejimi kurmak lazımdır. Bu politika ve rejimde yer alabilecek başlıca önemli noktalar
şunlar olabilir:
Bir defa,
memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise bir
çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın hiçbir sebep ve suretle bölünemez bir
nitelikte olması, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi
genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus yoğunluğuna ve
toprağın verim derecesine göre sınırlandırılması lazımdır.
Küçük
büyük bütün çiftçilerin iş makinelerini arttırmak yenileştirmek ve korumak
önlemleri vakit geçirmeden alınmalıdır...
Memleketi;
iklim, su ve toprak verimi bakımından, tarım bölgelerine ayırmak gerekir. Bu
bölgelerin her birinde, köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için
örnek tutacakları verimli, modern pratik tarım merkezlerinin kurulmalıdır.
Gerek
mevcut olan ve gerekse de bütün memleket tarım bölgeleri için yeniden kurulacak
tarım merkezlerinin kesintiye uğramadan tam verimli olarak faaliyetlerini,
şimdiye kadar olduğu gibi devlet bütçesinden ağırlık vermeksizin kendi
gelirleriyle kendi varlıklarının idaresini ve gelişmesini sağlayabilmeleri
için, bütün bu kurumlar birleştirilerek geniş bir işletme kurumu
oluşturulmalıdır.
Bir de
başta buğday olmak üzere, bütün gıda ihtiyaçlarımızla sanayimizin dayandığı
çeşitli hammaddeleri temin ve dış ticaretimizin esasını oluşturan çeşitli
ürünlerimizin ayrı ayrı her birinde, miktarlarını arttırmak, kalitesini
yükseltmek, üretim masraflarını azaltmak, hastalık ve düşmanlarıyla uğraşmak
için gereken teknik ve yasal her önlem zaman geçirilmeden alınmalıdır.